Mersin’in sıcak yaz günlerinde, şehir merkezindeki caddelerde sürekli hareketli bir figür var: Ekmeğin kırıntılarını toplayan bir adam. Adının Ali olduğunu öğrendiğimiz bu kişi, 17 yıldır sokaklarda insanların bıraktığı ekmek kırıntılarını topluyor. Ekmeğin israfını önlemek ve ihtiyacı olanlara ulaştırmak amacıyla bu görevi üstlendiğini belirten Ali, hayırsever pratiğiyle toplumda dikkat çeken bir simge haline geldi. “Bu işi Allah rızası için yapıyorum,” diyor. Ali'nin hikayesi, sosyal sorumluluğun gücünü bir kez daha gözler önüne seriyor.
Ali, her sabah güne aynı rutinle başlıyor. Sabah erkenden evinden çıkarak, Mersin’in çeşitli bölgelerinde yürüyüşe geçiyor. İlk olarak yerel fırınlara uğrayarak, ekmeklerin artan kısımlarını alıyor. Ardından, şehrin hareketli alanlarında, parklarda ve kafe önlerinde dolanıyor. Kimi zaman yürüyüş yaptığı caddelerdeki insanlardan ekmek kırıntılarını toplarken, kimi zaman da kaybolmuş ekmek parçalarını yerden büyük bir titizlikle topluyor.
“Hedefim ekmek israfını azaltmak,” diyen Ali, bu eylemin sadece fiziksel bir iş olmadığını, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluk taşıdığını vurguluyor. Her gün ekmek kırıntılarını topladıktan sonra, onları yönlendirdiği yerlerde ihtiyaç sahiplerine veriyor. Bu süreç, onu sadece bir toplayıcı değil, aynı zamanda bir dayanışma timsali haline getiriyor. Ali, bu alanda yoğun bir farkındalık yaratmanın yanı sıra, bu konuda toplumsal bir duyarlılık geliştirme vazifesini de üstlenmiş durumda.
Ali'nin topladığı ekmek kırıntıları, çoğu zaman yalnızca bir iki parça ekmek olmaktan öteye geçiyor. Onun topladığı bu kırıntılar, çeşitli derneklerle iş birliği yaparak, düzenlenen yemek organizasyonlarında ihtiyaç sahiplerine ulaşıyor. Bu organizasyonlarda, toplanan kırıntılar, pişirilerek ya da başka yiyeceklerle birlikte servis ediliyor. Böylece, hem ekmek israfı önlenmiş oluyor hem de ihtiyaç sahiplerinin midesi doldurulmuş oluyor.
Toplayıcı olarak gösterdiği çaba, birçok kişiye ilham oldu. Zaman içinde bazı gönüllüler, Ali'ye katılmak için onunla birlikte ekmek kırıntılarını toplamak üzere yola çıktı. Yalnızca ekmek değil, çeşitli gıda ürünleri konusunda da farkındalık yaratan bu topluluk, paylaşılan misyonla birlikte daha büyük bir etki yaratmayı hedefliyor. Ali, bu işin bir ekip çalışması olduğunu ve toplumsal yardımlaşmanın en güzel örneğini sergilediklerini düşünüyor.
Ali'nin 17 yıllık hikayesi, sadece ekmek kırıntılarını toplamakla kalmayıp, aynı zamanda toplumun gözünde birer öğüt veren bir yapıya da dönüşmüş durumda. O, yeri geldiğinde sokakta karşılaştığı bir ihtiyaç sahibinin gözlerinin içine bakarak, “Elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışacağım” diye ekliyor. Bu sade ama etkili misyon, toplumda daha fazla yardımlaşma ve dayanışma ruhunu tetikleyerek, sokakların ruhunu iyileştirdiğine inanıyor.
Sonuç olarak, Ali’nin ekmek kırıntısı toplama macerası, sadece bir iş olmanın ötesine geçerek, toplumda büyük bir fark yaratmayı başarmış durumda. Bu hikaye, insanlara yardım etme ve dayanışmanın ne kadar önemli olduğunu hatırlatırken, aynı zamanda bireysel çabaların kolektif bir güce dönüşebileceğini de gözler önüne seriyor. Ali, “Ben bir tek başıma bir şeyler yapıyorum gibi hissediyorum. Ama beni izleyenler, bana katılanlar var. Birlikte daha çok şey başarabiliriz,” diyor ve bu sözleriyle, toplumsal dayanışmanın hiç bitmeyecek bir yolculuk olduğuna dair umudun simgesi haline geliyor.