Son günlerde Filistin-İsrail çatışmasının tırmanmasıyla, Avrupa’nın farklı ülkeleri de bu konudaki tutumlarını net bir şekilde ortaya koymaya başladı. Fransa, Almanya ve İtalya, Gazze'de İsrail’in kalma planına dair ortak bir açıklama yaparak, bu durumu açık bir şekilde kabul edilemez olarak değerlendirdiklerini duyurdular. Bu durum, bölgedeki gerilimi artırması ve insan hakları ihlalleri konusundaki kaygıları daha da derinleştirmesi açısından büyük bir önem taşıyor.
Fransa, Almanya ve İtalya, yaptıkları ortak açıklamada, "İsrail'in Gazze'de kalma planı, uluslararası hukuk ve insan hakları konusundaki tüm çağrılarla çelişmektedir," ifadelerini kullandılar. Bu ülkelerin liderleri, Gazze'de yaşanan insani durumu göz ardı etmenin, barış ve huzur arayışlarını sekteye uğratacağını vurguladı. Özellikle, sivil halka yönelik saldırıların ve artan insani kriz koşullarının, bölgedeki barış müzakerelerini olumsuz etkilediği belirtildi.
Açıklamanın ardından yapılan basın toplantısında, Avrupa ülkeleri, uluslararası toplumun, özellikle de Birleşmiş Milletler’in bu duruma karşı ciddi ve etkili adımlar atması gerektiğini yinelediler. Üç ülke, İsrail’in Gazze’deki askeri varlığını sürdürmesinin yalnızca çatışmaları körükleyeceğine ve daha fazla acıya yol açacağına dikkat çekerken, Filistin halkının haklarına saygı gösterilmesi gerektiğinin altını çizdiler. Bu bağlamda, Filistin devletinin tanınması ve iki devletli çözümün önemi konusu da gündeme geldi.
Bu ortak açıklamadan birkaç saat sonra, İsrail hükümeti tarafından yapılan bir açıklama ise durumu daha da karmaşık hale getirdi. İsrail, Gazze’deki varlığının, kendilerini terörist gruplara karşı koruma amacı taşıdığını ve bu adımın meşru savunma hakkı olduğunu savundu. Ancak Avrupa ülkeleri bu açıklamayı yeterli bulmadıklarını ve bu gerekçenin insan hakları ihlalleriyle örtüştüğünü belirtti. Meselenin sadece güvenlik değil, aynı zamanda insani boyutu olduğu vurgulandı.
İnsan hakları örgütleri ve sivil toplum kuruluşları da Avrupa ülkelerinin bu tavrını destekleyen açıklamalar yaptı. Birçok kuruluş, askeri harekâtların ve sivil insanlara yönelik saldırıların derhal durdurulması gerektiğini, aksi takdirde durumun daha da kötüleşeceğini vurguladı. Özellikle, etkili bir uluslararası baskı mekanizmasının oluşturulması ve çatışmalara çözüm bulmak için etkin diplomasi yöntemlerine başvurulması gerektiği ifade edildi.
Siyasi analistler, bu tür ortak bildirimlerin Avrupa'nın dış politika durumunu güçlendirebileceğini savunuyor. Avrupa Birliği’nin, İsrail-Palestine meselesinde daha aktif olmasının gerektiği düşünülüyor. Bir yandan, bu açıklamanın, Batı’nın Ortadoğu politikalarını nasıl şekillendireceğine dair önemli ipuçları sunduğu düşünülüyor. Diğer yandan, Fransa, Almanya ve İtalya'nın birlikte hareket edebilmesinin, uluslararası sahnede güçlü bir mesaj gönderebileceği de vurgulanmakta.
Son olarak, iki devletli çözümün sağlanması için atılacak adımların önemine dikkat çekildi. Avrupa ülkeleri, İsrail ve Filistin arasındaki görüşmelerin yeniden başlaması ve kalıcı bir barışın sağlanabilmesi için sürekli diyalog çağrısı yaptılar. Bu bağlamda, işgallerin sona ermesi ve sivil hakların tanınmasının elzem olduğu sonucuna varıldı. Avrupa, barış ve insan hakları için mücadele eden global bir aktör olma konumunu devam ettireceğini gösteriyor ve bu durumun temelinde yatan ilkelerin hayata geçirilmesi gerektiğinin altını çiziyor.