Şırnak'tan yola çıkan bir çift, sıradan bir yaşamın ötesine geçerek benzersiz bir serüvene imza atıyor. 16 yıllık bir süreçte altı kıtada 40 ülke gezerek unutulmaz anılar biriktiren bu çift, seyahatlerinin felsefi boyutunu ve öğrenimlerini paylaşıyor. Peki, bu macera dolu yolculuğun ardında ne tür motivasyonlar yatıyor? Hangi deneyimlerle hayatlarına yön verdiler? İşte, Şırnaklı çiftin öyküsü ve onları bu noktaya ulaştıran düşünceleri.
Çiftin dünya turu, sadece coğrafi anlamda bir keşif değil, aynı zamanda derin düşünsel sorgulamalarla dolu bir yolculuktu. Seyahatin, insanı sadece yer değiştirmekle kalmayıp, kültürel ve sosyal açıdan da zenginleştirdiğine inanıyorlardı. Felsefi bir bakış açısıyla yaklaşarak, her yeni ülkede edindikleri deneyimleri ve etkileşimleri kendilerine birer ders olarak alıyorlardı. Bu yolculuk, onlara farklı toplumların felsefi anlayışlarını, değerlerini ve yaşam biçimlerini gözlemleme fırsatı sundu.
Örneğin, Asya’nın mistik kültürlerinden Avrupa’nın seküler düşünce yapısına kadar birçok farklı yaşam tarzına tanıklık ettiler. Gezi sırasında karşılaştıkları insanlarla derin sohbetler yaparak, hayatın anlamı, mutluluğun tanımı ve insan ilişkilerinin doğası üzerine tartışmalarda bulundular. Birçok yerel halkın yaşam felsefelerini dinleyerek, kendi bakış açılarını derinleştirip zenginleştirdiler. Şırnaklı çift, 'Dünyayı görmek, sadece gezmek değildir; her insana dair bir hikaye, her kültüre dair bir bakış açısı öğrenmek demektir' diyor.
Şırnaklı çiftin enteresan bir diğer yanı ise seyahat masraflarını nasıl karşıladıkları. Kendi çiftliklerinde yetiştirdikleri ineklerin sütüyle geçimlerini sağlıyorlar. Bu sürdürülebilir yaklaşım, aynı zamanda doğa ile barışık bir yaşam sürmelerinin de bir yansıması. İneklerden elde ettikleri gelirle başlattıkları bu gezi, hem maliyetleri düşürürken, hem de doğayla uyum içinde sürdürülebilir bir hayat felsefesi benimsediklerini ifade ediyorlar.
Her yeni seyahat, onlara sadece yeni manzaralar sunmakla kalmayıp, aynı zamanda kendilerine yeni bir yaşam biçimi keşfetme fırsatı veriyor. Çift, her ülkede tarım, hayvancılık ve sürdürülebilirlik üzerine öğrendiklerini kendi çiftliklerinde uygulayarak, hem kendi yaşamlarını zenginleştiriyor hem de keşfettikleri bilgileri tekrar topraklarına bağlıyor. Böylece, çiftçilik ve seyahat arasındaki bağı güçlendiriyorlar.
Çiftin gezileri ayrıca, bir aktivizm biçimi olarak da değerlendirilebilir. İnsanları doğaya ve tarıma bağlı bir yaşam biçimini benimsemeye teşvik ederken, sürdürülebilir bir dünya için alternatif çözümler sunma amacı gütmektedirler. 'Dünya bizim evimiz, onu korumak zorundayız' düşüncesini benimseyen bu çift, gezileri süresince edindikleri bilgileri sosyal medya ve yerel etkinliklerde paylaşarak çevre bilincinin yayılmasına katkı sağlıyorlar.
Sonuç olarak, Şırnaklı çiftin serüveni, yalnızca bir seyahat hikayesi değil; aynı zamanda insanın varoluşu, yaşamın anlamı ve dünya ile olan ilişkisi üzerine derin düşünceleri bir araya getiren bir felsefik yolculuktur. Her yeni dipnot, her yeni deneyim, onları hem bireysel hem de toplumsal alanda daha bilinçli ve duyarlı birer insan haline getirdi. Hayatın anlamını keşfettikleri bu yolculuk, herkese ilham verici bir örnek sunuyor.