Z kuşağı, 1997 ile 2012 yılları arasında doğan bireyleri kapsayan toplumsal bir gruptur. Dijital çağın çocukları olarak tanımlanan bu kuşak, teknolojiyi ve sosyal medyayı hayatlarının merkezine yerleştiriyor. Ancak, Z kuşağı için belirleyici bir kriter daha var: yaş. Son günlerde yapılan araştırmalar, Z kuşağı tarafından "ihtiyar" olarak nitelendirilen yaş grubunun 30 yaş olduğu bilgisini ortaya koydu. Bu durum, genç bireylerin olgunluk, kariyer ve yaşam beklentilerine dair önemli ipuçları sunuyor.
Z kuşağı, kuşaklar arası farkların belirginleştiği bir dönemden geçiyor. Y kuşağı (1981-1996) ile kıyaslandığında, Z kuşağı daha erken yaşta kendi ayakları üzerinde durma potansiyeline sahip. Ebeveynleri ile olan ilişkileri, sosyal medya kullanım biçimleri ve kariyer hedefleri bakımından gözle görülür farklılıklar sergiliyorlar. Birçok Z kuşağı bireyi, kariyerlerini hızla oluşturmanın yanında bağımsızlık arayışını da gündeme getiriyor. Ancak, bu bağlamda yaşın önemi göz ardı ediliyor gibi görünüyor. Z kuşağı için artık 30 yaşına gelmek, önceki kuşaklar için dün gibi gelen bir evlilik ya da çocuk sahibi olma sürecinin "geç kalmışlık" olarak adlandırıldığı bir dönem olarak algılanıyor.
Z kuşağının "30 yaş"ı bir dönüm noktası olarak değerlendirmesi, toplumsal normların nasıl değiştiğini gösteriyor. Bugünün gençleri, üniversiteden mezun olduktan sonra hemen bir iş bulmak yerine, kendi projelerine, girişimlerine veya uluslararası seyahatlerine yöneliyor. Okuldan mezun olmanın, iş yaşamına atılmanın yanında kendi kimliklerini bulma çabası içinde olmaları, yaş grubu algısını da değiştirmiş durumda. Bunun sonucu olarak Z kuşağı, 30 yaşında "ihtiyar" olarak gördüğü bireylerde daha az olgunluk ve daha fazla "başka bir hayata başlamış olma" durumu arıyor. Çoğu Z kuşağı üyesi için, 30 yaş, hayattan tat alma, yenilikler ile tanışma ve kendini keşfetme çağı olarak değerlendirilirken, geleneksel beklentilerin dışına çıkılmış hissediliyor.
Bu durumu anlamak için, Z kuşağının içindeki sosyokültürel unsurları da göz önünde bulundurmak gerekiyor. Bugünün gençleri, sosyal medyada etkileşim kurarak, birbirlerinin deneyimlerinden hızla etkileniyorlar. Birçok Z kuşağı bireyi için, özgürlük ve bireysellik ön planda. 30 yaşına gelindiğinde hâlâ hayatı keşfetme sürecinde olunması, zamanın hızlı akışı ile birleştiğinde "yaşın bir önemi yok" düşüncesini de ortaya çıkarıyor.
Sonuç olarak, Z kuşağının "ihtiyar" olarak tanımladığı 30 yaş grubu, geleneksel toplumsal normların sorgulandığı ve genç bireylerin kendi kimliklerini bulma yolunda özgürleştiği bir dönemi temsil ediyor. Bu durum, gelecekteki kuşakların da toplumsal konumlanışını şekillendirecek önemli bir değişim olarak karşımıza çıkıyor. Z kuşağı, kendine özgü yaşam tarzı, beklentileri ve perspektifi ile tüm dünyada yenilikçi bir anlayışın kapılarını aralıyor. Belki de en çok ihtiyaç duyulan şey, yaşın yalnızca bir sayı olduğunu ve "ihtiyacın ne olduğunu" keşfetmek için her yaşın önemli olduğunu anlamaktır.